1 Nisan 2008 Salı

DEPRESYON

En az iki haftalık süre içerisinde aşağıdaki belirtilerden en az beşi sizde varsa DEPRESYON sorgulanmalıdır.

  • Çökkün bir ruh hali,ilgi kaybı yada yaptıklarından zevk alamama

  • Günlük iş ve gücünü yapamama,günlük işlere karşı isteksizlik,

  • Perhiz yapmadığı halde aşırı kilo kaybetme yada kilo alma ( Bir ayda vücud ağırlığının %5 inden fazlasını alma yada verme.) Yştah kaybı yada aşırı iştah.

  • Hemen hergün aşırı uyma yada uykusuzluk,

  • Sıkıntı huzursuzluk yerinde duramama,

  • Kendini yorgun bitkin halsiz hissetme (enerjisi çekilmiş gibi hissetme)

  • Kendini değersiz aşağılık yada suçlu gibi hissetme,

  • Dikkatini bir noktaya toplayamama,

  • Cinsel istekte aşırı azalma yada istek kaybı,

Halk arasında sıkıntı ile giden bütün hastalıklar depresyon olarak adlandırılmaktadrı. Ancak depresyon bunların hepsinin ötesinde özel bir durumdur. Yukarıda saydığımız belirtilerin hepsinin herkeste görülmesi beklenmez. Önemli olan bu belirtilerin kişinin sosyal mesleki ve insani ilişkişerinin ne kadar etkilendiğidir. Yş güç yapamayan insani iliişkilerini sürdürmekte zorlanmaya başlayan bir kişi hastalık sınırlarını zorlamaya başlamış birisi demektir. Çünki depresyonun da kendi içerisinde basamakları vardır. En ağırından Major depresyonla depressif yakınmaları olan bir kişi arasında dağlar kadar fark vardır. Ancak her ikiside sonuçta biribirine dönüşebilir.

Sayılan belirtiler içerisinde birbirine zıt görünen belirtiler olmakla birlikte depresyonun farklı alt tiplerinin ayrımı ancak uzman bir gözle ve belirtilerin tümü birlikte değerlendirildiğinde olacak bir iştir.

Etrafınızdaki herhangi birinde bu belirtiler varsa ve günlük hayatını etkiliyorsa bu kiş depresyonda olabilir dikkatli olun. Bu beliritler herkeste zaman zaman olabilir. Dikkat etmek gerken en önemli ikli noktayı tekrar hatırlatalım.

1-Belirtilerin süresi
2-Günlük yaşamı ne kadar etkiledikleri.

Tedavide iki ana prensip vardır.

1-Kemoterapi:ilaç tedavisi
2-Psikoterapi metodları.

Bu iki yöntem birlikte uygulandıklarında eni iyi cevaplar alınır.

Bütün hastalık belirtileri geçtikten sonra yapılması gereken şey en az 6 ay daha ilaç kullanımı ve belirli aralarla psikiyatristinizle görüşmektir. Unutmayın bir kez depresyon geçirmek ikincisinin dha kolay gelmesine işarettir.

MANİ:

Depresyon en çok bilinen duygudurum bozukluğudur. Ancak yaşanılan çökkünlüğün zıttı bir şekilde duygulanımın taşkın bir hal aldığı bir psikiyatrik rahatsızlık vardır ki ona da mani diyoruz. Mani halk arasında pek bilinmeyen bir hastalıktır. Yaşam boyu görülme sıklığı % 1'dir. Yani 100 kişide bir kişide görülür. Oysa bu oran depresyon için %3-5 tir.

Çok iyi bilinmediği içinde bu sorun bazen kişinin kendisine ve bazen de çevresine zarar vermesine yol açabilir. Bu nedenle iyi tanınmalı ve tedavisi ihmal edilmemelidir. Genel özelliği hastanın günlük işlevselliğinde belirgin bozulmaya sebep olan ve hastanın muhakeme yetisini bozan inatçı biçimde yükselmiş, kabarmış veya aşırı uyarılmışlık hali ile giden bir duygudurum bozukluğudur. Bu aşırı uyarılmış ve taşkın halin en az bir hafta sürmesi bu hastalığın tanısını koymak için gereklidir. Ancak bazen mizaç o kadar yükselmiş olur ki 1-2 günlük bir süre bile hastalığın tanısını koymak için yeterli olabilir.

Bu duygudurum bozukluğu sırasında aşağıdakilerden en az 3 ünün varlığı gereklidir.
1-Kendine güvende abartılı ve aşırı bir artma olması. En güçlü benim benim her şeye gücüm yeter. (Bazen peygamber yada tanrı olduğunu bile iddia edenler olabilir.)
2-Uyku gereksiniminde azalma ( Mesela sadece 2-3 saatlik bir uyku ile günlerce idare etme ve dinlenmiş hissetme halinin varlığı)
3-Her zamankinden daha konuşkan olma yada etrafındakileri konuşmaya tutma hali.
4-Fikirle öylesine hızlı değişir ki zihnindeki u uçuşmayı konuşma hızı yakalayamaz ve daldan dala atlama olur.
5-Dikkatte aşırı bir dağınıklık olur ve basit ayrıntılar bile dikkatini dağıtabilir.
6-Motor faaliyetlerde aşırı bir artma vardır. Yaptığı işin amacına yönelik davranışlar ve hareketler artar.
7-Kötü sonuç verme ihtimali, yüksek zevk veren etkinliklere aşırı katılma (sonucunu hesap etmeden ani kararlar verip uygulamaya koyma gibi) .Aşırı para harcama ve aptalca yatırımlar yapma(imkanlarına kıyasla ileride maddi sıkıntı oluşturacak boyutlarda harcama yapma),düzensizce cinsel ilişkilerde bulunma .

Bu rahatsızlık uzun süre psikiyatrik tedavi gerektiren ve tekrarlama ihtimali olan bir rahatsızlıktır. Ve zaman zaman depresyonla seyreden dönmeler de görülebilir. İlaç tedavisine iyi cevap veren bir rahatsızlıktır.



PSİKİYATRİK HASTALIKLAR HER ZAMAN TEKRARLAR MI ?


Psikiyatrik hastalıklar doğaları gereği zaman zaman tekrarlama riskleri olan hastalıklardır. Ve daha önce depresyon gibi bir hastalık geçirmi?seniz tekrarlar mı diye endi?enizde haksız sayılmazsınız. Hiç hasta olmayan birinin hastalanması riski nasıl varsa daha önceden hastalanmı? biri de hastalanabilir. Ancak risk biraz daha fazladır. Bunu depresyon için değerlendirelim. Geçirilmi? bir atak varsa ve bu ilk ataksa , ailede hasta kimse yoksa bir daha hiç hastalanmama ?ansı % 50 dir. Eğer daha önce geçirilmi? hastalık 2 yıldan uzun sürmü?se daha sonra hastalanma riskimiz yüksek demektir. Tekrarlayan her hastalık atağı riskimizi artıracaktır. 1.derece akrabalarda (anne,baba,karde?ler gibi) hastalık varsa daha fazla risk altındasınız demektir.

Psikiyatrik rahatsızlıklar artık eskiye oranla çok daha iyi tedavi edilmektedir. Bu gerek ilaçların geli?mesi gerekse hastalıkların daha iyi öğrenilmesi ile alakalıdır. Yani artık hekimler bazı hastalıkları daha iyi öğrendiler ve daha iyi tedavi etmeyi ba?arabiliyorlar.

Hastalıklar tedavi edilebilir risk altında olanlar daha dikkatli olursa tablo tam olu?madan ba?vurduklarında daha kolay tedavi olurlar.

Hastalık tekrarı için risk faktörleri:
Ailede ba?ka bireylerde hastalık varlığı
Daha önceki hastalığın uzun sürmesi ( 2yıl ve üzeri) ve zor tedavi edilmi? olması.
Daha önce birden fazla kez hastalık geçirmi? olmak.

Hastalık tekrarlamasını önlemenin en iyi yolu önceki atağı iyi tedavi etmektir. Bu yüzden tedavinizi kesmeden önce mutlaka hekiminize danı?ın.

AMAN DİKKAT !
HAZAN MEVSİMİ, HÜZÜN MEVSİMİ OLABİLİR.

Yaklaşan sonbahar hangimizi hüzünlendirmez ki ? Düşen sarı yapraklar çoğunlukla insanın içindeki hüzün duygusunun harekete geçirir . Ynsanlar hayatlarında da benzer Sonbaharları yaşarlar. ?arkı sözlerinde de sonbaharın hüzün verici özelliği hep dile getirilmiştir.

Yalnız sözlerinde değil bilimsel araştırmalarda sonbahar ve ilk baharda Depresyon ve Mani gibi ruhsal rahatsızlıkların arttığını ortaya koymuştur. Özellikle çökkün duygulanım(Yani mutsuz ümitsiz ve halsiz hissetme), iş güç yapma isteğimizde azalma sabahları yataktan kalkmak istememe, iştahsızlık, keyifsizlik, yorgunluk hissi, cinsel isteksizlik, bazen hayatı yaşamaya değmez bulma hemen herkesin az çok hissettiği şeylerdir. Bu duygular hazan mevsiminde (Sonbaharda) kabarır.

Bir çok insan bunu hisseder ama az bir kısmımızın günlük yaşamını etkiler. Eğer günlük yaşantımızı bu duygular etkilemeye başlamışsa, işimizi yapamıyorsak her zamankinden çabuk sinirlenip etrafımızı kırıyorsak ve 2 haftadır bu durum değişmemişse giderek de artıyorsa hazan mevsimi hüzne gebedir denebilir. Bu durum önceki yıllarda da olmuşsa bu yıl daha dikkatli olmalısınız.

Bu sonbahar beraberinde getirdikleri ile tam bir hazan mevsimi oldu. Yaşadığımız deprem felaketi ve sonrasında gelen gergin bekleyiş hepimizi fazlası ile sıktı. Bu dönemde eskiden psikiyatrik sorunu olanlar biraz daha gerildiler. Bazılarınınsa eski rahatsızlıkları nüksetti. Yapılması gereken tedavisi devam eden hastaların kesinlikle aksatmamaları. Belirtileri nüksedenlerinde doktorları ile bir an önce irtibata geçmeleridir.

SIKINTI HİSSİ

Sıkıntı insanlık tarih kadar eski bir histir. Bu his, hissedeni tarafından çoğunlukla iç sıkıntısı huzursuzluk, gerginlik, daralma şeklinde ifade edilir. Bu hisle hepimiz günlük hayatımızda tanışırız. Ancak gelip geçici olduğunda pek etkilenmeyi. Bazen sıkıntılarımız öylesine yoğunlaşır ki işimizi gücümüzü yapmamıza mani olacak bir hal bile alabilir. Sürekli gergin ve tedirgin olduğunuzu düşünün; Hayattan zevk almanız azalır, dikkatinizi toparlayamazsınız, işe gitmeyi canınız istemez eskiden zevk alarak yaptığınız bir çok işi artık boş ve anlamsız bulursunuz.

Sıkıntının bariz ve yaşadığınız durumla uyumlu bir nedeni varsa bu doğal bir duygu yansıması olarak değerlendirilebilir. Ancak eğer bu anlamda bir sebep yokken siz kendinizi sıkıntılı ve gergin hissediyorsanız bunu biraz incelemek gerekir.

Burada hemen şu soru akla geliyor sıkıntının normali var mıdır ? Evet her insanın hayatında hastalık olmadan yaşadığı normal bir sıkıntı vardır. Ciddi kayıplar (para, sevilen birinin kaybı vs gibi) bir süre için kaybın kişi için anlamı oranında sıkıntıya sebep olabilirler. Ancak bu süre işimizi gücümüzü engelleyecek boyuta ulaşmışsa, sosyal ilişkilerimizi bozuyorsa artık eskiye kıyasla asabi olmaya başlamışsak sınırlar aşılmış normalin ötesine geçilmiş olur. En çokta depresyonda bu durumu yaşarız. Depresyonun en önde gelen belirtisi zaten duygu duruma hakim ola sıkıntı ve isteksizlik halidir.

Sözün özü sıkıntınız 2 haftadan daha uzun bir süredir devam ediyorsa; sosyal mesleki ve aile yaşantınıza negatif yansımaları varsa sıkıntının normal sınırı aşılmaya başlanıyor emektir. Dikkatli olmalısınız.

Hiç yorum yok: